Konya’nın tarihî dokusu içinde yer alan Deli Veli Hamidi Pinti Türbesi, adının tuhaflığı ve geçmişine dair rivayetleriyle dikkat çeken bir yer. Bu yazıda, hem bu türbenin isim kökenlerini hem de tarihî arka planını ele alarak, bir mitin nasıl şekillendiğini inceleyeceğiz.

İsim ve Köken Üzerine

“Pinti” kelimesi, Türkçede “cimri” anlamında kullanılsa da, kökeni daha derinlere iner. Ermenice “pnti” (պնթի) kelimesi “pis, murdar” anlamına gelirken, Kürtçede “pun” kelimesi “eskimiş, kötüleşmiş, solmuş” anlamları taşır. Kürtçedeki “pıntî” (pasaklı, cimri) kelimesi, “pın” gövdesine “-tî” eki eklenerek oluşmuş olup, Türkçedeki “-lık, -lik” ekinin karşılığıdır. Eski Yunancada ise “pinos” (kirlilik, pislik) ve “pinarós” (kirli, pasaklı) kelimeleri bu kökenle bağlantılıdır.

Meninski’nin 1680 tarihli Thesaurus sözlüğünde “Pinti” kelimesi, pinti hamid (پنتی حمید) ifadesiyle, “aşırı derecede cimri bir kişiye verilen isim” anlamında yer almıştır. Bu tanım, yazımızın kahramanı Deli Veli Hamidi Pinti ile doğrudan ilişkilidir ve bu isimlendirme tesadüf gibi görünmemektedir. Pinti Hamid kavramı 20. yüzyıl başlarına kadar metinlerde yerleşik bir biçimde kullanılmıştır. Hatta 1873 yılında Teodor Kasap tarafından yazılan, beş fasıldan oluşan Pinti Hamit adlı mudhike (güldürü), bu kavramın toplumsal hafızadaki güçlü etkisine işaret etmektedir.

Deli Veli’nin adındaki “Hamidi Pinti” unvanı, bu geniş anlam dünyasından türemiş olabilir.

Tarihî Arka Plan ve Deli Veli’nin Akrabalık Bağları

Osmanlı arşiv belgelerine göre, Konyalı olan Yeğen Osman Paşa, Celali İsyanları’nın devamı niteliğindeki Sekban İsyanları sırasında liderlik yapmış ve Osmanlı Devleti’nin taşrada gücünü yeniden tesis etme çabalarına önemli katkılarda bulunmuştur. Ermeni asıllı olan Yeğen Osman Paşa’nın, sekbanbaşı olan amcası Deli Veli sebebiyle “Yeğen” unvanıyla anıldığı Srdjan Katic’in “Yeğen Osman Paşa” çalışmasında ifade edilmektedir. 

Srdjan Katic’in Yeğen Osman Pasha / Jegen Osman-pasa isimli çalışmasına göre küçük yaşta babasız doğan Yeğen Osman Paşa (şimdi Kadınhanı’na bağlı olan) Ilgın’ın Karasevinç köyündeki aile çiftliğinde Osman’a “Jegen” (yeğen) lakabını takan ünlü Sekban komutanı yaşlı Deli Veli ve küçük Kara Hasan gibi annesinin akrabalarının yanında büyüdü. Yeğen Osman Paşa, yetkisini genişlettiğinde akrabalarını da görevli olarak Anadolu’ya göndermiştir. Bu atamalardan biri de, muhtemelen amcasının çocuklarından olan ve onunla aynı ismi taşıyan Deli Veli’dir. Deli Veli’nin Karaman Beylerbeyi olarak atanması, Yeğen Osman Paşa’nın Konya’daki yerel bağları ve ailesel nüfuzunu güçlendirme isteğinin bir göstergesi olabilir. Aynı zamanda, Osmanlı’nın taşra yönetiminde izlediği pragmatik yaklaşımı da ortaya koymaktadır.

Ancak Deli Veli’nin bu konumu, halk ile çatışmasına da zemin hazırlamıştır. Osmanlı belgeleri ve halk arasındaki rivayetler, Deli Veli’nin müsellim olarak Konya’da akçe toplamaya kalkıştığını belirtir. Bu süreçte, şehrin ileri gelenlerinden biri tarafından bir pusu düzenlendiği ve Deli Veli’nin şehrin dışına çıkarılarak katledildiği kayıtlara geçmiştir.

Katledilme Olayı ve Türbenin Dönüşümü

Deli Veli’nin öldürülmesinin ardından, cesedinin şehrin dışında bir yere defnedildiği ifade edilmektedir. Zamanla bu mezarın kutsiyet atfedilen bir türbeye dönüşmüş olabileceği düşünülmektedir. Osmanlı toplumunda, sosyal normlardan sapmış kişilerin ya da toplumla gerilim yaşamış bireylerin mezarlarının şehir dışına yapılması, benzer hikayelerde rastlanan bir durumdur. Bu ayrık mezarların daha sonra kutsal mekanlar haline gelmesi, halk hafızasında bu kişilere dair bir tür “aracılık” rolü biçildiği şeklinde yorumlanabilir. Deli Veli’nin mezarının kutsallaşma süreci de bu bağlamda bir varsayım olarak değerlendirilebilir.

Türbenin bugün de ayakta kalması, halkın tarihsel figürlere yönelik yaklaşımını ve hafızasında Deli Veli’ye dair oluşan mitolojik algıyı gözler önüne sermektedir.

Anadolu’daki birçok kutsal mekan gibi, Deli Veli’nin mezarı da zamanla kutsiyet atfedilen bir mekana dönüşür. Ancak bu durum, toplumdan dışlanma hikayeleriyle çakışan bir gerçeğe de işaret eder. Osmanlı toplumunda, sosyal normlardan sapılan kişiler şehrin dışına defnedilirken, zamanla bu ayrık mezarlar “kutsal” mekanlar haline gelmiştir. Deli Veli’nin mezarının bu kategoride olup olmadığı belirsizdir ancak türbenin bu tarihi arka plana dayandığı düşünülebilir.

Sonuç

Deli Veli Hamidi Pinti Türbesi, Anadolu’daki tarihsel, toplumsal ve dinî dinamiklerin bir kesiti olarak karşımızda duruyor. Bu türbenin adındaki mizahi ton, tarihsel bir gerilimle buluşuyor. Yeğen Osman Paşa ile olan akrabalığı, “pinti” kelimesinin anlam dönüşümleri ve toplumun kutsallık atfetme geleneği, Deli Veli figürünü daha da ilginç hale getiriyor. Türbenin hikayesi, sadece bireysel bir figürü anlatmakla kalmayıp, toplumsal hafızaya da ışık tutuyor.

Kaynaklar:

1. Redhouse Sözlüğü (1856).
2. Meninski, Thesaurus (1680).
3. Osmanlı Arşiv Belgeleri.
4. Srdjan Katic, “Yeğen Osman Paşa Çalışması.”

Yarım Kalan Projelerin Unutulmaz Organizatörü

Farklı İşler!

Profil 1

Nuri Bay

Profil 2

Nuri Sel*

Profil 3

Ferit Nakıs

Profil 4

Ömer Lütfi Ünbil

Profil 5

Nuri Bay v4.0

Kategoriler

Son yorumlar

Üst veri

Etiketler

Etiketler:

#türbe #osmanlı #konya #deliveli #sekban

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.