Bir gölgeyim hücre duvarına yapışmış,
Eriyen mumun yankısı gibi.
Kalemim kırık, mürekkebim suç:
Bir ağacın damarlarından akan kan,
Tomruk olurken duyulmayan çığlık.
Gökyüzüne bakmayı yasakladılar bana,
Yazmak kaldı sadece.
Gökyüzü bir kelimeydi unuttuğum,
Ellerimde kalem, yıldızlardan başka bir pusula yoktu.
Ve yazmak,
Yıldızlar kadar sessizdi ama
Bir o kadar yanıcı.
Kimse okumadı dedim yazdıklarımı
Kimse okumaz zaten beni
Gardiyanlar okudu, kimse dedi adları.
Kimse bir kelimeydi
Duvarların ardına fısıldanan,
Ama yankılanmayan.
Kimse, bir çocuğun kayıp oyuncağıydı;
Bir çift ayakkabının taş yürekli izleri
Kömür karasıydı yollar boyunca.
Yargılandım;
Çünkü kelimelerimin sesi vardı,
Ve bir ses, sessizliği bozar,
Bir ses, duvarlara çatlaklar çizer.
Mahkeme salonu boştu,
Boşluktan bakardı yargıç,
Kararı sustuğum yerden buldu.
‘Suçlusun,’ dedi, ‘çünkü yazmak,
Karanlığı büyütür içeride,
Ve ışığı…’
Bir cellat gibi boynundan asar.
Oysa bilmiyorlardı,
Her kelime bir firardı
Kağıttan duvarların ötesine.
Ve gardiyanlar, evet, gardiyanlar,
Kimseydi.
Kimse ki, yalnızdı.
Kimse ki, beni dinledi kendim gibi,
Harflerime sarıldığında,
Bir zindandı sustuğum.
Kimseydi okuyan yazdıklarımı,
Kimseydi yıldızları benden çalan.
Ama yazdıklarım,
Bir ağacın yapraklarını dökerken ağlamasıydı.
Bir çocuğun gözlerinden düşen hayat,
Ve taş kesilmiş bir vicdanın ilk çatlağıydı.
Şimdi hâlâ suçluyum,
Sevdiğim için yazmayı.
Ve suçsuzluğum,
Kağıttan kanatlarda firar ediyor hâlâ.
Her harf bir yankı,
Her satır, kimseye yazılmış bir mektup.
Gardiyanlar okudu,
Ama kimseydi onlar.
Kimse bir gökyüzüydü gri,
Kimse, bir gece lambasında hapsolmuş ışık.
Kimse, okudu yazdıklarımı,
Ve anladı belki.
Belki de anlamadı,
Ama anlasın diye değil,
Unutmayayım diye yazdım.
Etiketler:
#şiir #nurisel
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!