Ölmüyorduk birlikte,
çünkü ölüm yalnızların işiydi.
Yalnızdı ölüm,
yalnızca yalnızları alırdı,
yalnızca yalnızlar ölürdü.

Biz hayattaydık,
birbirimize bakıyorduk,
bütün aynalar kırılmıştı,
yüzlerimiz birbirimize yansıyordu.

Ölüm uğramıyordu bize,
sokak lambalarının cızırtısıydık,
bir kapının aralığında asılı kalmış rüzgâr,
belki de unuttuğumuz bir mektuptuk.

Ama şehir suskundu.

Asansör aynasında bir çift göz,
kendi kendine bakıp kayboldu.
Bir telefon ekranı aydınlandı,
bildirim sesi çıkmadı.
Silinmiş bir mesajın gölgesi,
bütün gece çekmecede bekledi.

Ölüm belki de oradaydı,
bir apartman boşluğunda,
asfaltın çatlağında,
sarı ışıklı mutfak perdesinin ardında.

Kimse fark etmedi.

Bir adam metro turnikesinden geçti,
kimse ona dokunmadı.
Bir kadın çantasındaki kulaklıkları aradı,
ve düşünmeden taktı.
Bir kuryenin motoru apartmanın önünde durdu,
paketini bırakıp hızla uzaklaştı.

Sonra, gece indi.
Gri binalar karanlığa gömüldü.
Bir ekranın ışığı söndü.
Saat 02:43’te bir sesli mesaj silindi.

Ve şehir uykudayken,
telefon ekranları kararırken,
ölüm,
yalnızdı.
Yalnızları aldı.
Yalnızken aldı.
Yalnız aldı.
Yalnızca aldı.
Ve herkes,
er ya da geç,
yalnız öldü.

Sevgilim,
hayat…

Yarım Kalan Projelerin Unutulmaz Organizatörü

Farklı İşler!

Profil 1

Nuri Bay

Profil 2

Nuri Sel*

Profil 3

Ferit Nakıs

Profil 4

Ömer Lütfi Ünbil

Profil 5

Nuri Bay v4.0

Kategoriler

Son yorumlar

Üst veri

Etiketler

Etiketler:

#şiir #modern #çıkıntı #edebiyat

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.