https://x.com/Aycin_Kantoglu/status/1881724172378009676

Toplumsal olaylar, krizler ve felaketler karşısında sıkça duyduğumuz bir ifade var: “Herkes suçlu.” İlk bakışta bu söylem, insan doğasına dair evrensel bir özeleştiri gibi görünebilir. Ancak biraz daha derinlemesine incelendiğinde, bu yaklaşımın bireysel ve kurumsal sorumlulukları görünmez kıldığını ve eleştiriyi etkisizleştirdiğini fark ederiz.

Bu söylem, sorumluluğun kolektif bir çerçeveye oturtulması gerektiği fikrini öne çıkarıyor gibi görünse de, gerçekte hesap verilebilirliği muğlaklaştırarak, somut sorumluların kim olduğunu belirsizleştirir. Böylece, suç ve sorumluluk gibi kavramlar anlamsızlaşır ve çözüm üretme çabaları sekteye uğrar. Eğer herkes suçluysa, kimse gerçekten suçlu değildir. Dahası, bu söylem, bireylerin ve kurumların eylemlerinin sonuçlarını üstlenmelerini engelleyerek toplumsal hafızanın silinmesine katkıda bulunur. Geçmişte yaşanan hatalar, belirli kişiler veya gruplar tarafından işlenmiş olmasına rağmen, sorumluluğun yayılmasıyla birlikte bu hatalardan ders çıkarma fırsatı da ortadan kalkar. “Herkes suçlu” demek, sistematik sorunları kişisel zayıflıklara indirgemek ve böylece güç sahiplerinin hesap vermesini engellemek anlamına gelir.

“Herkes Suçlu” Söyleminin Kökenleri ve İdeolojik Kullanımı

“Herkes suçlu” düşüncesinin, belirli ideolojik ve psikolojik mekanizmalar üzerinden nasıl işlediğini anlamak önemlidir. Toplumsal düzeyde, bu söylem genellikle iktidar sahiplerini korumak, sistematik sorunları göz ardı etmek ve gerçek hesap verebilirlik mekanizmalarını zayıflatmak amacıyla kullanılır.

Kurumsal ihmalleri ve hataları tartışmak yerine, sorumluluğu geniş bir insan kitlesine yaymak, güç sahiplerinin dokunulmazlığını pekiştirir. Örneğin, büyük bir çevre felaketi yaşandığında, gerçek sorumluların belirlenmesi ve hesap vermesi gerekirken “hepimiz çevreyi kirletiyoruz” söylemi devreye sokulur. Böylece, sorumluluk bireysel düzeye çekilerek sistemsel sorunların görünürlüğü azalır. Aynı durum ekonomik krizlerde de yaşanır; kötü yönetim kararları yerine “toplum olarak hepimiz tüketim çılgınlığına kapıldık” denilerek dikkatler dağıtılır. Bunun sonucunda, yönetici sınıfın hataları gölgelenir, krizlerin temel nedenleri tartışmaya açılmaz ve toplumsal hafıza manipüle edilir. Bu söylem, halkın sorumluluk duygusunu artırmak gibi olumlu bir amaca hizmet ediyor gibi görünse de, aslında gerçek sorumluların hesap vermesini engelleyen bir sis perdesi oluşturur. Nihayetinde, sorumluluk herkesin üzerine eşit şekilde yayıldığında, hiçbir birey veya kurum doğrudan sorumlu tutulamaz ve toplumsal adaletin sağlanması zorlaşır.

Bu noktada ideolojik bir yanılgı devreye girer: İnsanlar, “bizim” tarafımızda olan iktidarın “bizim için savaştığına” inanır. Oysa siyasi ve ekonomik güç, ideolojiye hizmet etmekten çok, kendi varlığını sürdürmek üzerine kurulu bir mekanizmadır. Tarih boyunca, kendi ideolojisi doğrultusunda güçlü bir liderlik talep eden topluluklar, güç sahiplerinin zaman içinde yozlaştığını ve kendilerine hizmet etmediğini defalarca görmüştür.

Gücü elinde bulunduranlar, “öteki” olanın baskıcı olduğunu savunarak destek toplar, ancak gücü ele geçirdiklerinde benzer yöntemleri kullanmaktan çekinmezler. Bu döngü, insanların güç karşısında nasıl hızla değişebileceğini ve “bizim tarafımızdaki” iktidar sahiplerine yönelik sorgulamaların neden zayıf kaldığını gösterir.

Hıristiyanlıkta “Herkes Suçlu” Fikri

Bu düşüncenin kökenleri yalnızca siyasi ve ideolojik çerçevede değil, aynı zamanda tarihsel ve teolojik bir bağlamda da ele alınmalıdır. “Herkes suçlu” anlayışı, Hıristiyan inancında köklü bir kavramdır. Hıristiyan teolojisinde, insan doğası gereği günahkârdır ve herkes, bir şekilde günaha batmış durumdadır. Bir şeye bakıp onu arzularsanız, açgözlülükten suçlusunuzdur. Birinin mutluluğunu kıskanırsanız, kıskançlıktan suçlu olursunuz. Hiçbir birey, kusursuz değildir.

Bu inanç sistemi, bireyin sürekli olarak kendi günahlarını sorgulaması ve arınma ihtiyacı hissetmesi üzerine kuruludur. Bu bağlamda, suç bireyseldir, ancak aynı zamanda evrensel olarak paylaşılmış bir durumdur. Bu düşünce yapısının, modern toplumsal ve siyasi meselelerde nasıl yeniden üretildiğini görmek mümkündür. Eğer herkes günahkârsa, bireysel sorumluluk bulanıklaşır ve “herkes suçlu” söylemi, belirli kişilerin sorumluluktan kaçmasını sağlayan bir argümana dönüşebilir.

Bu tür bir mantık yürütme biçimi, suçun bireysel ve kurumsal yönlerini ayrıştırmamızı zorlaştırır. Oysa adaletin sağlanabilmesi için belirli yanlışların, belirli kişiler tarafından yapıldığı kabul edilmelidir. Herkesin günahkâr olduğu fikri, etik bir öz-eleştiri aracı olarak anlamlı olabilir, ancak bu kavram toplumsal olayların analizinde kullanıldığında, gerçek sorumluları koruyan bir perde işlevi görür.

Sonuç: Güç ve Sorumluluk Dengesi

Şu an, toplumsal ve siyasi anlamda büyük değişimlerin yaşandığı bir dönemdeyiz. Güç el değiştirirken, her “tarafın” bu süreci sağlıklı bir şekilde yönetemediğini görmek şaşırtıcı değildir. “Herkes suçlu” söylemi, bu geçiş dönemlerinde adaletsizlikleri aklamanın, geçmişin hatalarını tekrarlamanın ve toplumsal bilinci köreltmenin bir aracı haline gelebilir.

Gerçek bir hesap verebilirlik ve çözüm arayışı, bireysel ve kurumsal sorumlulukları net bir şekilde tanımlamakla mümkündür. Toplumsal olayları değerlendirirken, tüm insanlığı suçlamak yerine, sorumluların kim olduğunu belirleyerek ve onları hesap vermeye zorlayarak ilerleyebiliriz.

Suçun yaygın olduğu doğrudur, ancak bu, suçun sorumluluğunu dağıtarak adaleti belirsizleştirmemiz gerektiği anlamına gelmez. Güçlülerin hesap vermesi için, “herkes suçlu” söylemini reddetmeli ve adaletin somut zeminler üzerinde inşa edilmesini talep etmeliyiz.

Yarım Kalan Projelerin Unutulmaz Organizatörü

Farklı İşler!

Profil 1

Nuri Bay

Profil 2

Nuri Sel*

Profil 3

Ferit Nakıs

Profil 4

Ömer Lütfi Ünbil

Profil 5

Nuri Bay v4.0

Kategoriler

Son yorumlar

Üst veri

Etiketler

Etiketler:

#suçluluk #sorumluluk #hristiyanlık 

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.